ALEM ÜZGÜN KRAL MAHSUN
Alem Üzgün Kral Mahsun (Tempo Dergisi, Sayı 34, 25 Ağustos 1993)
İbrahim Tatlıses'in tahtına dikili bir çift göz : MAHSUN KIRMIZIGÜL
(Haberi büyütmek için üstüne tıklayın)
İbrahim Tatlıses'in tahtına dikili bir çift göz : MAHSUN KIRMIZIGÜL
ALEM ÜZGÜN KRAL MAHSUN
Mahsun Kırmızıgül, son aylarda "Alem Buysa Kral Sensin" adlı parçasıyla birden bire ünlendi. Ve İbrahim Tatlıses'in tahtını sarsmaya başladı. "Yaşamdaki haksızlıkları irdelediği" parçalarının çoğunun sözlerini ve bestesini kendisi yazıyor. Kısacası "haksızlıklarla dolu" bir alemde krallığa oynuyor.
(Resimleri büyütmek için üstüne tıklayın)
Mahsun Kırmızıgül, son aylarda "Alem Buysa Kral Sensin" adlı parçasıyla birden bire ünlendi. Ve İbrahim Tatlıses'in tahtını sarsmaya başladı. "Yaşamdaki haksızlıkları irdelediği" parçalarının çoğunun sözlerini ve bestesini kendisi yazıyor. Kısacası "haksızlıklarla dolu" bir alemde krallığa oynuyor.
(Resimleri büyütmek için üstüne tıklayın)
Yolda yürürken gören sesleniyor, "Kral abim merhaba!", "Abi, alem buysa kral sensin valla". "Bak lan" diyor bir tanesi yanındaki arkadaşının kolunu dürterek; "Mahsun Kırmızıgül geçiyor, hani kral var ya..."
Mahsun Kırmızıgül, asıl adıyla Mahsun Bazencir, lakabıyla "yeni İbrahim Tatlıses" 25 yaşında konservatuar öğrencisi Diyarbakırlı bir türkücü, Doğulu aksanı, içten bakışları ve heyecanlı ruhuyla yeni yeni tanıştığı "şöhrete" alışmaya çalışıyor. Bir kaç ay önce piyasaya çıkan "Alem Buysa Kral Sensin" adlı kasetiyle kısa sürede büyük bir hayran kitlesini etrafına toplamış. Öyle ki herkes ona "İbrahim'in yerini sarsacak yeni kral" gözüyle bakmaya başlamış.
(Resimleri büyütmek için üstüne tıklayın)
"Ablam, İbrahim bitti artık. Kızlar İbrahim'in resmini asarlar mı artık duvara? Ama benimkini asıyorlar. En büyük kozum bu benim ablam." derken kendinden çok emin görünüyor. İbrahim Tatlıses'in yerinde gözü var gerçekten. Tek kozu genç ve güzel sesli olması da değil. 18 yaşında valizini alıp Diyarbakır'dan İstanbul'a türkücü olmak için geldiğinde aklında tek şey varmış: Konservatuara gitmek. Çocuk şarkıcıların revaçta olduğu dönemde bir iki kaset yapıp, düğünlerde, gazinolarda arabesk şarkılar söyledikten sonra sonunda İTÜ Devlet Konservatuarı Şan Bölümüne girmiş. Genç ve yakışıklı olmasının yanında ikinci kozu da okullu olması. Kendi deyişiyle "nota bilmesi."
Repertuarında Dede Efendi'den Hacı Arif Bey'den parçalar olan Mahsun, türkücülük serüvenine Diyarbakır'da başlamış. Ortaokuldayken sesinin güzel olduğunu farkeden hocaları onu çalıştırmaya başlamışlar. Bu arada düğünlerde, okul müsamerelerinde türküler söyleyip yavaş yavaş türkücülüğe ısınmış. Sonunda 14 liraya sattığı bisikletinin parasının üstüne arkadaşlarının aralarında toplayıp verdiği 16 lirayı da koyarak Diyarbakır'da bir kaset yapmış. Şans bu ya, İstanbul'da kaseti dinleyen plakçı Mustafa Güneş sesini çok beğenip onu İstanbul'a çağırmış.
(Resimleri büyütmek için üstüne tıklayın)
Mahsun Kırmızıgül kendine göre önemli bir misyon yüklenmiş. Şarkılarında haksızlıkları dile getirmeye çalışıyor. Bir yandan da hızlı ve sürprizlerle dolu bir hayata doğru ilerliyor.
Ekonomik olarak zor şartlar altında hem çalışıp hemde okuyarak büyüyen küçük Abdullah'ın hayalinde hep tüm Türkiye'nin tanıdığı bir şarkıcı olmak yatar. Mahsun, bir çok meslektaşı gibi kendini İstanbul'un keşmekeşine kaptırmayıp, konservatuara girmek için yıllarca çabalamış. "Nota filan bilmek istiyordum ablam. Diyarbakır'a bir sefer Yıldırım Gürses gelmişti. Sazların önünde notalar var, hepsi baka baka aynı şeyi çalıyorlar. Dedim ki, ne güzel. Sonra kasetleri dinliyorum, bütün sazlar aynı çalıyor. Ne detone var ne bir şey. Çok ilgimi çekti. Aklıma taktım konservatuara gidip nota öğrenmeyi..."
Diyarbakır'dan kalkıp "türkücü olmak için" İstanbul'a gelmek ve bir kaç yıl içinde de liste başını kapan bir türkücü olabilmek herkesin harcı değil. Bir çoklarını yutuveren İstanbul nasıl olduysa Mahsun'a dokunmamış. Topkapı'nın, Beyoğlu'nun ara sokaklarını aşındıran, hatta "baba"lar aleminde büyüyen Mahsun ne iç ki içiyor ne de sigara. Söylediğine göre hiç kötü alışkanlığı yok. Kız arkadaşlarına karşı çok saygılı. "Annemin bana tek tavsiyesi, 'Mahsun oğlum hiç bir kızı kandırma, kadınlarla gez ne yaparsan yap ama genç bir kızın hayalleriyle sakın oynama.' demek olmuştur" diyor. Bu yüzden konservatuardaki bütün kız arkadaşları onun için "bacı". "Ciddi sevdin mi evleneceksin" diyor. Evlilik ise şimdilik çok uzakta görünüyor. Çünkü ilk sırada "başarı" var. Şöhreti tam yakalamışken aşkla, meşkle geçirecek vakti yok Mahsun'un.
Onun düşlerini İbrahim Tatlıses süslüyor. Tatlıses'le tanışmaları yıllar öncesine, İstanbul'a ilk geldiği zamana rastlıyor. Mahsun ona bir bestesini vermiş. İbrahim Tatlıses'in Hülya Avşar için okuduğu söylenen "Sarışınsın, sarışın" ¹ şarkısının bestesi Mahsun'a aitmiş. İkinci karşılaşmaları bir kaç ay önce olmuş.
"Geçenlerde Ankara'da sahnedeydim. Baktım İbrahim beni dinlemeye gelmiş. Onu sahneye çağırdım. Yıllar önce ona Sarışınsın'ın¹ bestesini vermiştim. Ama o zamanlar böyle güzel sesim yoktu. İbrahim şöhret olmadan önce yıllarca pavyonlarda çalıştığı için her gece sesi gelişiyor. Benim sesim nasıl açılacak ki? Benimki konservatuarda hergün bağıra bağıra açıldı. Neyse, İbrahim benim kaseti biliyor. Bana dedi ki 'İyi patlamışsın, kutluyorum' dedi. 'Bu çocuk kadar azimlisini görmedim' dedi. 'Efendi, dürüst, garip biri' dedi benim için. 'Allah gönlüne göre verdi. Alem buysa kral sensin'i bana versene' dedi. Ben de mikrofonu alıp dedim ki: Baba ne istiysen artık. 80 tane otobüsün var. Villaların var, katların var, yatların var. Bırak da biraz biz yiyelim!"
Mahsun Kırmızıgül de "imaj devrinde" yerini alıyor. Üzerinde kral giysileri, elinde sazı Bizans surlarında "Alem buysa kral benim" diyor.
Gerçekten de Mahsun kaseti çıktıktan sonra çok fazla para kazanmaya başlamış ve ilk işi annesini hacca göndermek olmuş. Sonra da kendisine bir araba almış. Mahsun, şimdilerde de bir iki ev almaya hazırlanıyor. Söylediğine göre geçmişte çektiği sıkıntıların acısını iyice çıkaracakmış.
Politikayla arasının nasıl olduğuna gelince. "Ne sağcıyım ne solcu, ben türkücüyüm diyor. Ama biraz konuşunca politikadan hiç de uzak olmadığı anlaşıyor. Küçüklüğünde köylerine gelip nutuklar atan politikacıların kendilerini kandırdığının farkına varmış. "Adamlar çıkıp bir sürü vaadler veriyorlar. İnsanları kandırmak güzel bir şey değil. Benim köylüm, benim işçim, benim insanım. Hep aynı şeyi söyleyip duruyor hepsi"
Bugüne kadar hiç oy kullanmamış. Amerikalı politikacıları beğeniyor: "Televizyonda seyrettim. Dördü de çıkmış ne güzel tartışıyorlar. İşte demokratlık budur. Öyle olmak lazım. Burda valla birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Bir başbakan seçilir sonra bütün partiler onu destekler ki Türkiye kalkınsın. Ama yok hep muhalefet, hep rüşvet. Onun için ben politikayı sevmem."
(Resimleri büyütmek için üstüne tıklayın)
Hiç çekinmeden "Kürdüm, zazayım" diyor. Ama Kürt olmasının burada karşısına bazı engeller çıkardığını da söylüyor. Onu çekemeyenler arkasından söylenti yayıyorlarmış "kürtçü" olduğunu söyleyip önünü tıkamaya çalışıyorlarmış.
Oysa Mahsun'un tek derdi "Haksızlıklarla. Sözleri ve bestesi kendine ait olan "Alem Buysa Kral Sensin" adlı parçayı da bu haksızlıklar üzerine yazmış.
"Ben bu yazıyı minübüslerin arkasında görmüştüm. "Alem Buysa Kral Benim" yazıyordu. Bir arkadaşım var İbrahim, o dedi ki böyle bir şarkı yapsana. Düşündüm çok güzel olur, ama kral benim demek itici. Kral benim desem halk sevmez. Ben de dedim ki, sevmek buysa seven sensin, ölmek buysa ölen sensin, alem buysa kral sensin. Tak! yazdım. Sonra düşündüm, bir de kral benim demek için çok güzel sözler söylemem lazım. Gerçekler aklıma geldi. Köylü benem, garip benem, dertli benem, insanları seven benem, alem buysa kral benem. İnsanları seven diyince çok güzel oldu. Sonra sabah okula giderken işe giden işçileri gördüm. Otobüslerde seferber olup çoluk çocuğuna ekmek götürmeye çalışanları gördüm, kimi bir ekmek derdinde dedim. Okula girdim, şan bölümüne baktım dedim ki, kimi de şan şöhret peşinde. Arabalarla hava atan insanları gördüm, dedim kimi de hava peşinde. Alem buysa kral benim. Ablam açıyorum gazete sayfalarını bakıyorum, adamın kız mı, erkek mi olduğu belli değil. Sosyete onu soyuyormuş, bakanlarımız gidip onu soyuyormuş. Diyorum ki dünya düzenini bozmuş, soytarılar sultan olmuş. Bir adamın yanına gidiyorum, sözde 'Baba'ymış o, bizi düğünlere götürür cebimize bir 50 bin lira koymazdı. Güzel bir hanımfendi bulur, ona apartmanlar falan alır, şam babası baba olmuş diyorum.
Mahsun şimdi yeni kaseti için hazırlanıyor. Yaklaşık 7-8 ay sonra piyasaya çıkacak bu kasetle bir bomba daha patlatacakmış. Kasetteki bomba parçanın ismi şimdilik sır. Ama söylediğine göre kasete koyacağı parçalardan biri, eğer hala sürüyor olursa Güneydoğu'daki savaşın bitmesini bile sağlayabilecek kadar etkili olacak. Bu parçanın adı "Dağlara Yolculuk" ²
"Şu anda gündemde olan bir savaş var doğuda. Kan gövdeyi götürüyor. Çoluk çocuk masum insanlar ölüyor. İki taraftan da insanlar ağlıyor ablam. Oradaki halk ortada ablam. Öyle bir söz yazıyorum ki, bu kaset çok sükse yapacak. Bütün insanlar dinleyip ağlayacak, ben barış kardeşlik istiyorum. Şarkının sözleri şöyle: Dağlara yolculuk başlıyor bu gece, bugün de bir ana ağlıyor yavrum nerede, hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye, yaşamak dururken bu savaş ne diye. Bir kardeş kardeşi vuruyor bugün de, feryatlar gecede, hüzün günde... Çok güzel oldu yani. Kardeşin kardeşini vuruşunu anlatan güzel bir şey. Çok güzel bir ezgi, çoban kavalı var, arkada ağlayan çocuk sesleri, anne feryatları, efektler filan.... Sırf kaset satsin diye değil ablam, sırf insanların kardeşliği için böyle bir parça yapmaya gerek duydum ablam. ²
Mahsun kendine göre büyük bir misyon yüklenmiş. Ezilen insanların sözcülüğünü yaptığını düşünüyor. Bu arada önünde açılan yeni kapıdan da ürkek adımlarla bambaşka bir dünyaya doğru adım atıyor. Bu dünyada 900'lu telefon hatları var, Gülhane Halk Konserleri, belki manken sevgililer, belki filmler, uğruna intihar edecek genç kızlar, çiğköfte partileri, televizyon dizileri...
Röportaj: Mine SÖĞÜT
Fotoğraflar : Hamdi KURT
MahsuncuHalit - 21 Haziran 2018
MahsuncuHalit - 21 Haziran 2018.
Not : "Bu Haber MahsuncuHalit'in Gazete ve Dergi Arşivine aittir. Kaynak göstererek paylaşmak serbesttir.
1) Haberde bahsettiği şarkı Sarışınsın değil "Sarışınım" olacak. Mahsun Kırmızıgül'e ait bu şarkıyı İbrahim Tatlıses 1987 yılında Allah Allah / Hülya kasetinde okumuştur.
2) Mahsun Kırmızıgül'ün 1994 yılında 12'den Vuracağım albümünde seslendirdiği parça olan "Kardeşlik Türküsü" şarkısından bahsediyor.
Halit Abi Bu dergiyi daha önce hiç bilmiyordum , Sen olmasan belkide Çoğu şeyi bilmezdim , Sağol Varol , Allah uzun ömür versin sanada ailenede , Dergi içinde Ellerine Sağlık, Harika Olmuş 👍👍🧿🤲🧿🧿🔥🔥👑👑💛❤️
YanıtlaSilÇok teşekkürler Adem kardeşim bu güzel yorumun için.
SilAllah razı olsun sağolasın duaların ve dileklerin için.
Herşey siz değerli Mahsun Kırmızıgül hayranları için.
Emeğinize sağlık çok güzel bir paylaşım halit demir 'in arşivinden çok değerli bir dergi bir çok insan bu web site sayesinde bir çok şeyi ilk kez görecek sevgiler.
YanıtlaSilÇok teşekkürler Fıratcığım bu güzel sözlerin için. Yılların emeği var bu arşivde. Neredeyse 20 yıldır bu arşivi biriktiriyorum ve sizler için paylaşıyorum.
SilMuhteşem bir paylaşım. Ayrıca detaylı bir şekilde anlatması kaliteyi de arttırmış. Emeğinize sağlık. 🌹🌹🌹
YanıtlaSilÇok teşekkürler Canan hanım sağolun. 🙏
SilYorum Gönder
Mahsuncular Yorum Yapmayı Unutmayın